Kimisi "tövbe estağfirullah" deyip yine günâha devam ediyor. Böyle tövbe olmaz. Tövbe nasıl olacak biliyor musunuz? Tövbe, günâhı tamâmen terketmekle yani tövbe-i nasûh ile tövbe etmekle olur.Efendi Hazretleri, Mesnevî-i Şerîf'deki bir hikâyeyi de kendisine has uslûbu ile şöyle anlatmışlardı :
Vaktiyle Nasuh adında bir adam varmış, kadınlar hamamında tellaklık yaparmış. Bu adam, hem köse, hem de yüzü ve sesi kadına benzediği için erkek olduğunu gizler ve böylelikle kadınları yıkar, kadınların orasına burasına dokunarak onlardan istifâde edermiş.Efendi Hazretleri "Böyle hasta rûhlu adamlar vardır. Meselâ kalabalık bir tramvayda ya da otobüsde kadınların arasına girer, kokusundan istifâde edecek! Hayvan! Hasta!"
Kadın kıyâfetinde kadınları yıkayan Nasuh, bu işe yıllarca böyle devâm etmiş, kimse onun erkek olduğunu farketmemiş.Efendi Hazretleri buradaki mühim bir hikmeti de şöyle beyân buyurdular :
Burada büyük bir hikmet vardır. Allahu Teâlâ'nın bir sabrı vardır. Bir adam bir günâh işler de sonra ondan vazgeçer ve tövbe ederse, Allah onu kurtarır. Eğer günâhda ısrâr ederse, Cenâb-ı Hakk onun günâhını örter örter, bir gün, beş gün, on gün, bir ay, beş ay derken, bir gün gelir o günâh duyulur, meydana çıkar. Allah, imhâl eder ama ihmâl etmez, bir gün mutlakâ o günâh onun önüne çıkar. Onun için günâh yapmak iyi değildir.Efendi Hazretleri hikâyeye şöyle devâm ettiler :
Bu da böyle, bir gün, beş gün, üç ay, beş ay derken, bir gün hamama pâdişâhın âilesi gelmiş. Olacak ya, pâdişâhın karısının yüzüğü kaybolmuş. Hamamın görevlilerine haber vermişler, "Aman hamamın kapılarını kapatın, her yere bakın, herkesin üstünü başını arayın" demişler. Eyvaaah! Nasuh başlamış korkudan tir tir titremeye. Çünkü herkesin üstünü arayacaklar, sonunda onun erkek olduğu anlaşılacak, herkese rezîl olacak, belki de onu öldürecekler. Nasuh bu korkuyla başlamış Allah'a yalvarmaya. "Aman yâ Rabbi, tövbeler olsun, bir daha yaparsam dünyânın en alçak adamıyım, eğer bir daha yaparsam belâmı ver yâ Rabbi" diyerek ağlaya sızlaya yalvarıyormuş. O böyle yalvarmakda iken tek tek herkesi arıyorlar ve sıra yavaş yavaş ona geliyormuş. Nihâyet ona tek bir kişi kalmış. O yalvarmaya devam ederken, yüzük de işte o kişide bulunmuş. Nasuh da böylece paçayı kurtarmış.
Eğer bir kimse sıdk ile derûndan etse istiğfâr
Umarız mağfiret ede ana ol Hazret-i Gaffâr
Nasuh bu vartadan kurtulunca hemen eve kaçmış, bir daha da hamama gitmemiş. Herkes ondan çok memnûn olduğu için evine gelip çağırıyorlarmış, "Nasuh, niçin hamama gelmiyorsun, gelsene" diye ısrar ediyorlar ve çok para teklîf ediyorlarmış. Nasuh, bir mazeret beyân eder ve hamama gitmezmiş, içinden de "Aman yâ Rabbi, beni imtihan etme" diye yalvarırmış.Efendi Hazretleri hikâyenin sonunda buyurdular ki :
İşte tövbe bu şekilde olacak, yani bir daha yapmayacak. Bir hayvanı sağdığımızda o sağılan sütü aynı memeden içeri verebilir miyiz? Veremeyiz değil mi? İşte tövbe de böyle olacak. Ama bir kimse böyle tövbe ettiği halde başına bir kazâ gelip tekrar aynı günâhı işleyebilir. Buna kazâ-yı Rahmânî denir. O günâh o kişinin kaderinde varsa mutlakâ onun önüne çıkar, önüne geçilemez. Ama "İstemem ama yan cebime koy" kabîlinden olursa olmaz, insan hakîkaten tövbekâr olmalı.Hazret-i Mevlânâ da, bu hikâyenin sonunda şöyle buyuruyorlar :
Süt, memeden çıkdı mı bir daha dönüp memeye giremez. Tövbe-i nasûh da işte böyledir. İnsan, bir suçdan tövbe etti mi bir daha o suçu aklına bile getirmez, değil ona rağbet etmek, her an ondan nefreti artar. Zâten o nefret, tövbenin kabul edildiğine işâretdir.
Gözün aç imdi uyan tövbeye gel tövbeye
Gaflet uykusuna kan tövbeye gel tövbeye
Nice bir nefs arzusu nice dünyâ kaygusu
Ya nice nice isyân tövbeye gel tövbeye
0 yorum:
Yorum Gönder