1 Mayıs 2008 Perşembe

KARŞILIKSIZ AŞKLAR VE ACILAR

8 ) Ben karşılıksız bir aşk yaşadım ve hala da aşığım. Müthiş bir acı çekiyorum. Ne yapmamı tavsiye edersiniz.

Aşk allah’ın nurlarından bir nurdur. Fakat kul kör olunca aşka aşık olduğunu farkedemez. Aşka vesile olana tutulur, hikmeti o kişi de görür. Eğer öyle olsa idi her insan istisnasız o kişiye aşık olurdu. Hayır hikmet, aşkı sizin içinize ne size nede aşık olacağınız kişiye sormadan yerleştirendedir. O bunu hak etmediği halde onun aracılığıyla sadece size ulaştırır.


Aşık olunca insan aslında o kişiyi gördüğünde yada hayal etitğinde hissettiği güzel duyguların esiri, sarhoşu olur. O kişi ( vesile ) olmazsa içindeki o nur kaybolur ve kendini eksilmiş hisseder hem de en kıymetli parçası, en zevk veren yüce hissi elinden gitmiş olur.

Bir genç güzel bir kıza tutulmuştu, aşkı karşılıksızdı, bu ona Allah’ı unutturdu ve günaha yaklaşmaya istek verdi.

Rabbin vaadi hak olmuştu; meleklerine “Benim olmuş kutsal emaneti ( kalp mabedini ) benden başkasına verene siz de acı veriniz, dünyayı dar ediniz”

Böylece Rabbin sözü çıkmış oldu.

Gencin annesi dedi ki ;

- Doğaya git oğlum, hiç görmemiş gibi bak şu mucizelerle dolu kainata ve konuş seni yaratanla. Göreceksin ki sen ordasın ve seni bekleyende orda.

Genç annesinin sözünü dinledi; kır evine yerleşti.

Sabahları kırlarda dolaşıyordu. Bir gün eğilip bir kır çiçeğine baktı. Kıpkırmızı yaprakları vardı ortasında bembeyaz bir tacı. O an bütün kainat silindi ve bir tek çiçek kaldı. Çiçeğe bakarken adeta çiçeğe dönüştüğünü hissetti. O güne kadar hiç içtenlikle bir güzelliğe kendini vererek bakmamıştı. Dedi ki gözleri dolarak

- Yapraklarındaki kırmızılığa baktıkça içim yanıyor ve yanaklarım kızarıyor sanki. Ortada ki bembeyaz taca bakınca içim temizleniyor ve karlar yağıyor seni öpünce çatlamış dudaklarıma. Sana bakmakla ben bir çiçeğe dönüşüyorum adeta sen oluyorum.
Genç o an anladı ki ruhu bir esere kalp gözüyle bakınca ona dönüşüyordu samimiyeti ölçüsünde. Özümüz, baktığı şeyin şeklini alan bir gözdü.

Hemen gözlerini yumup aşık olduğu kızın yüzünü düşündü ve ışık saçan gözlerini. Aman Allah ım dedi. Onu tüm kalbiyle hissetmeye çalıştıkça adeta ona dönüşüyor onun simasındaki anlamı içine çekiyordu. Güzelliğiyle ruhu güzelleşiyordu. Sanki içindeki tabyola bir güneş eklenmişti her şeyi aydınlatan. Ve ruhu dans etmeye başlamıştı.

Dedi ki ;

- Ey güzel artık senin bedenine ihtiyacım yok. Çünkü ben seni içimde kendimden farklı bir yere koymadım. Yüzünü yüzüm bakışını bakışım edindim. Sende her ne güzellik varsa hepsinin manasını çözüp ruhumla sindirdim. Ben seni sevmekle sana dönüştüm. Artık çiçekleri koklayan ben değilim sensin. Ve ben senin ruhuna dokunabilmekle en mutlu insanım. Eğer eskisi gibi bir kör olsaydım senin yanındayken bile sana kavuşamayıp acı çekecektim.

Artık yapmam gereken kainata bakmak, yıldızlara ve içimdeki ayetlere… Hepsini ruhumun derinlerine çekerek Allah’a dönmeliyim, kendimi silmeliyim defterimden O’na ayna olmalıyım ruh gözümde parlayan.

Bir müslüman için ulaşamayacağı bir şeyi istemek beladır. Allah’a dua etmeli ve demeli ki” Tüm hayırlar sendendir. Bana isteği düşmüş şeyi razı olup seveceğin şekilde ver, eğer vermemeyi arzu etmişsen bu isteği içimden alarak yerine daha güzelini ver”. Allah duaları kabul edendir. Sabır ve namazla yardım dileyin. Mutlaka yardım gelecektir biiznillah. Aşkınızı Allah’a yönlendirin ve bırakın oaşk coşsun, siz ondan korktukça acı verecektir. Bırakın ışığı herşeyi yakacak kadar parlasın, o zaman ilahi aşka dönüşecektir. Aşk coşkusu içinize ne zaman düşse deyin ki “bu güzelliği ve asaletin sahibi sensin, o kendine bunu verecek güce sahip değil, bu yüz sendendir, hiç birşey senden gayri ve uzak değildir, kainat senin bir tecelliyatın ve vechinden ibarettir. Bu aşk sanadır”
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder