7 ) Depresyondayım bunu biliyorum. Kalbimde ki darlık ve hayattan tat alamama sıkıntım geçmiyor. Hiç birşeyi sevemiyorum. Nasıl kurtulabilirim?
Bir çok insan hayatta ki en büyük şansın gerçek aşkı bulup, sevip sevilmeyi başarmak olduğu konusunda hemfikirdir. Fakat istediğimizi sevemeyiz, içimizde sanki başka biri vardır ve o size hiç sormadan dilediğini sever. İnsanlar bu ilginç duruma öyle alışmıştır ki; sanki kalp onların değilmiş gibi konuşurlar. Fakat işin sırrı başkadır. Kalpleri onlardan alınmıştır ve bir başkasının ellerine bırakılmıştır enerjiler aleminde. Yazının ilerleyen kısımlarında en değerli özelliğimiz olan kalbimiz ve sırlarını okuyacağız inşallah; onu yaratan Allah’ın dilinden ayetlerle.
Hepimizin zaman zaman şikâyeti olmuştur; aklımızın yattığını kalbimize kabul ettirememek. Bazen bir insanı hiçbir kusuru olmamasına ve bizlere iyilik yapmış olmasına rağmen istesekte sevemeyiz. Dürüstlüğün ve çalışkanlığın güzel olduğuna inanırız. Fakat nedense hep dürüst ve çalışkan olmakta zorlanırız. Küçük bahanelerin ve sıkıntıların arkasına gizlenerek… Kalbimizde bir ağrı olur bazen, içimiz daralır, para ve sağlık yerinde bile olsa mutlu olamayız. Herkes bize “Allah’tan kork herkes sana imreniyor” bile deseler, biz buhranlarımızdan çıkamayız. Depresyon batağına saplanmışızdır. Gök artık mavi yerine gri, hayat anlamsız bir oyalanmacadır.
Allah’a inanırız, dizlerimizi titreten bütün güzellikleri yarattığını ve dilediği kadar güzel ve muhteşem olabileceğini bilmemize rağmen kalbimiz belki O’na bile âşık olmaz. O ( kalbimiz ) başka şeylerin peşine düşer ve bizi aldatır.
Bazen sorarız “Sanki bu et parçası bize ait değil. O’nu kontrol etmenin bir yolu yok mu, bana eziyetten başka bir şey yapmıyor?”
Bu Hz İbrahim için bile kendi derecesi içinde geçerli bir durumdur;
(BAKARA suresi 260. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Bir zamanlar İbrahim de: «Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!» demişti. Allah: «İnanmadın mı ki?» buyurdu. İbrahim: «İnandım, fakat kalbim iyice yatışsın diye istiyorum.» dedi. Allah buyurdu ki: «Öyle ise kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına onlardan birer parça dağıt, sonra da onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve bil ki, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.»
O aklen ve delilleriyle ibret alarak Allah’ın ne dilerse yapacağına kesin olarak inanmıştı elbette. Fakat kalbe söz geçmez ki, o kalpte aklı gibi iyice yatışsın istiyordu, çünkü iş kalpte bitiyordu, aklın dediğini kalp tam olarak tasdik etmedikçe bu iş olmuyordu… Pek çok kimseden duymuştum sohbetlerde; “Haklısın” diyorlardı “din konusunda, söylediklerin mantıklı, fakat kalbime hiç istek gelmiyor, içimden gelmiyor anlıyor musun?”
Tarihin hayretle baktığı ve imrendiği bir olay; muhacir ile Ensar’ın birden kardeş oluvermeleri ve evlerinde barındırıp kendilerinden çok sevmeleri; belki buna kendileri bile şaşıyorlardı. O şaşkınlığa düşüren kardeşlik aşkını anlatan yüzlerce hikaye vardır…
ÂLİ IMRÂN suresi 103. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.
(ENFÂL suresi 63. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Müminlerin kalplerini birbirlerine O ısındırdı. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalblerini (böylesine) ısındıramazdın. Lâkin Allah, kalplerini kaynaştırdı. Muhakkak ki, O azizdir, hakimdir.
Açıktır ki; hiçbir hidayetçi veya resul bir insanı iman ettirmeye, kalbini temizleyip yumuşatmaya dahi muktedir değildir. Hatta kendi kalpleri üzerinde dahi asla hakimiyet sahibi değillerdir. O Allah’ındır ve O’nu sımsıkı elinde tutar.
(ENFÂL suresi 24. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah'a ve Resul'e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Herhalde anladık ki kalp bizim elimizde değil Allah O’nun hakkında ne dilerse O’nu dileyeceğiz. Fakat akıl diyor ki; “Ey Kul, bu kalp O’nu sevmeyecekse işe yaramaz bir et parçası değil mi, nankör ve bencil, kendine tapmış olan bu taşı söküp atman lazım içinden, haydi bir yolunu bul, O’nu aşk ateşine at yada bir doktoruna götür”
Fakat doktoru yalnız Allah. Resulü bile O’na hakim (ENFÂL suresi 63. ayet)
değil ki bütün insanlar iman etmedi.
Peki Allah’ı ikna etmenin bir yolu var mı? O kalbin gözlerini açıp, içinden pınarlar fışkırmasına şahit olmanın, coşku denizlerinden aşk girdaplarına akıp Hakka yol bulmanın”. Yoksa kuru bir ot gibi ölü mü kalacağız ilelebet? Hep güzel hikayelerle mi avunacağız. Efsanelere göz yaşı dökmektense, sevgilinin gizemli denizlerine yelken açmayacak mıyız?
(ENFÂL suresi 70. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: «Eğer Allah sizin kalblerinizde bir hayır bulursa, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah bağışlayıcıdır.»
(RA'D suresi 28. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'ın zikri ile yatışır.
İşte kalpleri yaratan ve O’nu kudret elide tutan Allah’ın kalpler için gösterdiği yol. Kalp zikri kalpleri Allah’a boyun eğdirir. O dilin oynamasına gerek olmayan ve kalbin hiç durmaksızın ve unutmaksızın sürekli Allah ismini tekrar ettiği bir zikir halidir. Mertebeleri vardır. Kişi aklını ve beynini her an Allah düşüncesi ve kelimesine, manasına, hissine konsantre etmeli, o zikri uykusuna bile kıldıktan sonra derinleşmeye çalışmalıdır. Zikrin bir manası da Kuran ‘dır; O’nu okumak, düşünmek ve araştırmaktır.
(KEHF suresi 28. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma.
(ZÜMER suresi 22-23. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Allah, kimin bağrını İslâm'a açmış ise işte o, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Artık Allah'ın zikri hususunda kalpleri katılaşmış olanların vay haline! İşte bunlar, apaçık bir sapıklık içindedirler. Allah, kelamın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi. Ondan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Allah'ın rehberidir. Allah, onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek yoktur.
(CÂSİYE suresi 20. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Bu (Kur'an) insanların kalb gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidâyet ve rahmettir.
(TEĞÂBÜN suresi 11. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.
Ayrıca iman konusunda kalbimizi mutmain hale getirmemiz gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak vaat edilenler ve iman bahsini okuyabilirsiniz. Çünkü kalbi mutmain etmek ancak imanın kalbe yerleşmesinden sonra olur.
Allah imanı da hidayeti de kalbinde bir güzellik ve hayır bulduğu kimselere nasip eder. Uyuşmuş ve kendini beğenmiş kimselerden, olan iman bile silinir. Öyle ki neye inandığını kalbi unutur.
(ZUHRUF suresi 36. ayet)
Diyanet Açıklamalı
Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.
(ZUHRUF suresi 37. ayet)
Diyanet Açıklamalı
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
(ZUHRUF suresi 38. ayet)
Diyanet Açıklamalı
O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der.
Allah insanı ilahi aşk ve zatını sonsuz istemek dışında başka hiçbir şey için yaratmamıştır. İnsanların kalp güzelleri O yüce İlahın sevgilileridir.
(ZÂRİYÂT suresi 56. ayet)
Elmalılı Sade. 2
Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Dua en büyük ibadettir. Dua yürekten istemektir. İstemenin en şerefli hali Allah’ı istemektir.
TEKVÎR suresi 29. ayet)
Diyanet Açıklamalı
Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Öyleyse iman edenler, Allah’ı isteyen korkmasın. Çünkü Allah dilemedikçe siz bunu dileyemezdiniz. Allah bizlerin kalbini istemese ve aşkı arzulamasa bunu istememize asla izin vermezdi. O isteğini verdiği şeyi yarattı, yaratmayacağı şeye susuzluk da vermedi. Artık O’na inanan kendini unutarak O’na adanmalıdır. Sabredenler için perdeler çok incedir. Bu işin gerisi sırdır. Akıl sahibine bir söz yetmelidir.
Görüyoruz ki; insanlar dilediklerini dilemekten bile acizler. Kalpler hüküm altında. Çokları gıpta etse bile Allah’ı istemeyi gerçekleştiremeyecekler. O2nun zikrini terk ettikleri ve imana takipçi olmadıkları için şeytan ne isterse dünyada gördüklerinden onu isteyecektir. Göklerin ulviyeti ve gaybın sırlı sahibi, yıldızlara bakınca uçuşan perdeler… Oysa onların derdi yalnızca bu mide ne yer.
Kainatın en güzel ve güçlü kadını/erkeği bize mektup gönderse herhalde nasıl heyecanla okur, her kelimesine önem veririz. Allah elbette her şeyden yücedir. Öyleyse neden Kuran’ı göçzyaşlarıyla titreyerek, duygulanıp secdeler ederek okumuyoruz ? Yoksa O’nu alemlerin rabbinin gönderdiğine yürekten inanamadık mı? Yoksa o kitap bize değil de cinlerin ve vahşi hayvanların okuması mi inmişti? Her gün sayfalarca gazete ve ders kitabı okuyan bizler neden sevgilinin bize gönderdiği biricik ve mucizevi mektubu okumuyoruz. Ey nankör yüreğim, bedeninle birlikte en derin uçurumlardan yuvarlan yada bir an evvel kendine gel ve şu kısacık ve sıradan yaşamını anlamlı kılmak için, hayatını göklerde övülen, yüceler yücesinin yanında en sevilen olmak için bir çırpıda feda et artık gülümseyerek, kollarını inanca aç, kır Allah’ın izniyle şu zincirlerini.
1 Mayıs 2008 Perşembe
Home »
» DEPRESYONDAN ÇIKIŞ YOLU VE SONSUZ MUTLULUK HALİ
0 yorum:
Yorum Gönder