9 ) Ben başı açık bir bayanım. İslam dininin neden bu kadar önem verdiğini anlamıyorum örtünmeye. Bazen bazı alimlerde çıkıp farz değil diyorlar, meselenin aslı nedir?
Diyanet Açıklamalı
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. ( Nur suresi 24 )
Bu ayet indiğinden beri açıktır ki kadınlar başlarını örtüyorlar. Bununla birlikte dikkat çeken ve kendilerini geldiğini belil eden, erkeklerin ilgisini kendilerine yönlendirecek davranışlarda bulunmamalarıda isteniyor. Bazı alimler ün ve destek toplamak yada gizli amaçlarla prim yapmak için ayetleri eğip bükerler, çocukların bile anladığı tarihsel bir simgesi ve adeti olan bu gerçeği göz ardı etmemek gereklidir.
Diyanet Açıklamalı
Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir. ( Nur suresi 60)
Allah’ın kimlere bol giyinmek kaydıyla dışarı (çarşı veya ev dışı mahal) örtülerini çıkarmalarına izin verdiği de açıklanmıştır; yaşlı kadınlara.
Peki Allah neden kadın ve erkeklerin nefsini kilitleyerek zorlanmalarına rağmen bu emri indirmiştir;
Bir ülke düşünün ki; toplum kuralları ve inançları bozuktur. Kurallar şöyledir. İçinizden 8 yaşlarına ulaşanlar acıkmaya başlayacak fakat yirmili yaşlara ulaşmayan ve belli bir maddi gücü olmayan bütün gençler aç kalıp işkence çekecekler, öyleki geceleri uyuyamayacaklar. Fakat pislik yada ağaç kökü yemelerine izin var” Durum böyleyken üstüne üstlük o ülkenin hassas zenginlik sahipleri; yani gençlerin erkek olanlarının arzuladığı yiyeceklere sahip zengin sofra sahipleri ( kadınlar ); o sofraların üzerlerini açıp, üzerlerine iştah kabartan kokular dökecekler”. Ve o bu halde açların yol kenarlarında gözleri dönmüş şekilde dizildiği sokaklarda aç kimselerin zavallı bakışları ile benliklerini tatmine çalışacaklar.
Bir kişi bir çok insanın hayal kurduğu ve yokluğunun acısını çektiği türden zenginliklere sahip olsa; bunlarla övünmesi, gösteriş yapması ve reklam etmesi nasıl asil bir insana yakışmazsa şeref sahibi bir müslüman kadınında sahip olduğu ve gençleri tahrik eden güzelliklerini gizlemesi gerekir. Bazen hemcinslerine karşı üstünlük yarışına girmek “bakın gözler benim üzerimde sizlerden üstünüp deyip kendini beğenerek gülmek için Allah’ın toplumun ruh sağlığını koruyan bir emrine uymaktan kaçmış olurlar.
Bazıları da derki; “başımız örtülü hanım hanımcık olunca, ne bizi işe alıyorlar, ne erkeklerden iltifat görüyoruz, hayatın tadı azalıyor, toplumda itilmiş oluyoruz, modern kadın görüntüsünden uzak bağnaz olarak nitelendiriliyoruz”
Allah bir insanın başka insanları ilah edinmesine asla hoş bakmaz. Allah herkesi ancak kendine kul olması için yaratmıştır. Bir iki art niyetli iltifat ve aferim, biraz daha cafcaflı sosyal statüle riçin üzeirndekileri çıkarmaya başlamak toplumun değer yargılarını; Allah’ın değer yargısından üstün tutmak anlamına gelir. Hem Allah kullarına eziyet etmek istemez. Örtü bir şeref simgesidir. Kötü sözden, kötü bakıştan korur. İstisnaları olsa bil eilan eder ki; “ Ben tek olanın kuluyum, bana helal kılınandan başkası bana gözleriyle bile sahip olamaz, ben Allah’ın temiz ve iffetli kadın sıfatına uymak isteyenlerdenim, Allah’ın sözleri elbette her varlığın sözlerinden önemlidir. Çünkü insanlar muhtaç ve ölümlüdür, kararlarında yanılgılar çoktur. Fakat Allah’ın değer verdiği değerli sözleri ise bakidir. “
Eğer derlerse ki; “bir örtü parçası il emi dindar olup, cennete gireceğiz?”. Mesele elbette bir örtü dğeildir. Mesele Allah’ın emrilerini ne kadar ciddiye alıp ne kadar saygı duyduğumuzdur. O bizleri denemek için “bana inananlar yamalı elbiseler giysin, nişanları bulsun, insanların kendini hor görmesine aldırmasın” deseydi, bizlerin derhal aşk ve güvenle uyması gerekirdi. Ama bundna çok daha kolay ve toplumun ruh sağlığı için yararlı olan, müslüman genç kardeşlerimizin zaaflarından ötürü acı çekmesine, din kardeşinin kendisi için kutsal olan eşlerine ve kızlarına karşı istemeden kötü niyet beslemesine engel olan bu kurala uymamak, nefsimizin arzusunu, Allah’ın arzusunun önüne geçirmiş olmak anlamına gelir. Bunu yapan kimse şöyle deöiş olur;
-Ey insanların ilahı ve tek kanun koyma hakkına sahip olduğunu iddia eden Allah ( haşa ). Sen bir hüküm indirmişsin, fakat indirdiğin hükmü ben beğenmedim, benim yüce nefsim ve sınırsız aklım bundan daha iyi bir hüküm buldu ve senin hükmüne ters. Ben senin emirlerine aldırmayarak dilediğimi yapacağım. Sen ne dersen de benim için birdir, benim için önemli olan benim nefsim ve benliğimdir”
Kuran da bir ayette şöyle geçer;
(FURKÂN suresi 43. ayet)
Arzusunu tanrı edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?
Eskiden putlar vardı ve insandan uydurulmuş mitolojik ilahlar. Onlardan gelen sözde ilhamlarla emirleri aynen yerine getirlirdi. Günümüzde ise insan gerçeği gördü, palazlanıp zenginleşti, sözde ilahların boynunu kırdı ilmiyle. Fakat bilgisi kendisini büyük görmesine neden oldu. Bile bile nefsinin emrini üstün tuttu ve gözleriyle Allah’ın varlığına ve gücüne herşeyde şahit olmasına, islamın hak din olduğunu bilmesine rağmen “Benim isteğim O’nu isteğinden daha kıymetlidir doğrudur” dedi. Eğer doğru olanın Allah’ın isteği olduğunu biliyorlarsa neden buna uymuyorlar.
Bir kadını zalim kocası dışarda başını açması için dövse bile o şeref örtüsüne sarınarak şöyle demelidir, inanmış bir kişi olduğunu haykırarak. “ Beni sen mi yarattın yoksa Allah mı? Sen mi benim ilahımsın, kanun koyucu hükümdarımsın, yoksa Allah mı? Sen mi sonsuzluk yurdunu hazırlıyorsun kudret elinde yoksa Allah mı? Öyleyse ne senin nede azmış bir nefsin boyunduruğu altına girerim. O Kuran da ne emretmişse onu yapıp sabredenlerden olacağım”
Allah için giyilen ogiysi ve çektiği her sıkıntı gözyaşı ahirette zümrütten sandıklar içinde getirilir; şahit ve kutsal bir nişan olarak.Yürekten inanmayan, içinde yenemediği şüpheleri olan,Allah’a Kuran’a karşı ,cehenneme; eski yoluna devam edecektir.
Hani camın önünde oturan bir kediyi evin dışından korkutmaya çalışsanız, bu onu asla ürkütmez. Sizi boş hareketler yapan gereksiz ses çıkaran bir fazlalık görür. Tehlikesini ise kendisine hiç ulaşamayacak zanneder. Fakat siz onun hilesini bozarak camı kaldırınca kaçacak delik arar ve der ki; “meğerse tehlike ne büyükmüş”.
Ayrıca asil bir insan şunuda düşünmelidir. Ben kardeşlerimden fazlaca güzellik sahibiyim, onlar beni görürlerse büyük taslayıp tüm ziynetlerini saçmış gezerken, herhalde incinirler ve içleri kıskançlıkla dolar. Fakat hepimiz örtünürsek eşit oluruz, birbirimizle çocukların girdiği yarışlara girmeden kardeşçe severiz.”
Bir insanın şeytan olması için, lanete uğraması için kuyruk ve boynuz takması gerekmez. Fakat bir müslümanın kalbine harama uzanan yolda işaret vermesi ve vesvese veren fillerde bulunması onu şeytanın yardımcısı kılar ki ne yardımcı. Şeytan kötülüklerine araç olarak o yardımcılara muhtaç ve hizmetindedir”. Şeytan der ki; “Ey ziynetleriyle insanları Allah’tan alıkoyup akılları karıştıran kadın, sen olmasan ben bir hiçtim, sen nefsine uyupda benim yardımcım oldun. İşte ben o zaman anlam kazandım. Böylelikle bu işin asıl sorumlusu olan sen oldun. Ben dahi hiçbir zaman Allah’a secde etmemezlik yapmadım. Fakat size olan sevgisi beni hırstan eritti ona isyan ettirdi. Sen ise ne O’na secde ettin ne de dinin yardımcılarından oldun. Sadece dindar müslümanları kışkırtıyorsun. Söyle bana sen mi daha kötüsün ben mi?”
Bazıları da geceleri tövbe çekerler, yaşamlarında bir değişiklik olmadığı halde “ Allah tövbeleri çok kabul eden çok merhametlidir, bu günahımızı da affedecektir, her ne kadar birçok dindar gencin kalbini şeytana sunsakda…” ; Bilmeliyiz ki tövbe dil ile affet demek değildir. Bir kimse düşünün ki ona hakkını vermediğiniz ve emanetini başkalarına verdiğiniz için size kırılmıştır. Ondan özür diliyorsunuz ama ayaklarınızı uzatmış ve içinizde hiçbir pişmanlık olmadan. Açıktır ki bu tavrınız içinde ayrıca özür dilemeniz gerekir. Tövbe şudur ki; yaptığı şeyin pşmanlığından içi yanıp, göz yaşı dökerek bi daha yapmayacağım, ben günahkarım, kendime eziyet ettim, affet” demektir. Tövbenin kabul olunduğunun delili aynı günahı işlemenize giden yolların kapatılmış, kalbinizde o günaha karşı iştiyakin silinmiş olmasıdır. İyi olanlara iyiye karşı sevgi verilir. Kötü olana da kötüye karşı bir şaşkınlık ve beğenme. Tövbenin anlamı temizlenmedir ve Allah ‘ın iyi yola çevirmesidir.
Diyanet Açıklamalı
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. ( Nur suresi 24 )
Bu ayet indiğinden beri açıktır ki kadınlar başlarını örtüyorlar. Bununla birlikte dikkat çeken ve kendilerini geldiğini belil eden, erkeklerin ilgisini kendilerine yönlendirecek davranışlarda bulunmamalarıda isteniyor. Bazı alimler ün ve destek toplamak yada gizli amaçlarla prim yapmak için ayetleri eğip bükerler, çocukların bile anladığı tarihsel bir simgesi ve adeti olan bu gerçeği göz ardı etmemek gereklidir.
Diyanet Açıklamalı
Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir. ( Nur suresi 60)
Allah’ın kimlere bol giyinmek kaydıyla dışarı (çarşı veya ev dışı mahal) örtülerini çıkarmalarına izin verdiği de açıklanmıştır; yaşlı kadınlara.
Peki Allah neden kadın ve erkeklerin nefsini kilitleyerek zorlanmalarına rağmen bu emri indirmiştir;
Bir ülke düşünün ki; toplum kuralları ve inançları bozuktur. Kurallar şöyledir. İçinizden 8 yaşlarına ulaşanlar acıkmaya başlayacak fakat yirmili yaşlara ulaşmayan ve belli bir maddi gücü olmayan bütün gençler aç kalıp işkence çekecekler, öyleki geceleri uyuyamayacaklar. Fakat pislik yada ağaç kökü yemelerine izin var” Durum böyleyken üstüne üstlük o ülkenin hassas zenginlik sahipleri; yani gençlerin erkek olanlarının arzuladığı yiyeceklere sahip zengin sofra sahipleri ( kadınlar ); o sofraların üzerlerini açıp, üzerlerine iştah kabartan kokular dökecekler”. Ve o bu halde açların yol kenarlarında gözleri dönmüş şekilde dizildiği sokaklarda aç kimselerin zavallı bakışları ile benliklerini tatmine çalışacaklar.
Bir kişi bir çok insanın hayal kurduğu ve yokluğunun acısını çektiği türden zenginliklere sahip olsa; bunlarla övünmesi, gösteriş yapması ve reklam etmesi nasıl asil bir insana yakışmazsa şeref sahibi bir müslüman kadınında sahip olduğu ve gençleri tahrik eden güzelliklerini gizlemesi gerekir. Bazen hemcinslerine karşı üstünlük yarışına girmek “bakın gözler benim üzerimde sizlerden üstünüp deyip kendini beğenerek gülmek için Allah’ın toplumun ruh sağlığını koruyan bir emrine uymaktan kaçmış olurlar.
Bazıları da derki; “başımız örtülü hanım hanımcık olunca, ne bizi işe alıyorlar, ne erkeklerden iltifat görüyoruz, hayatın tadı azalıyor, toplumda itilmiş oluyoruz, modern kadın görüntüsünden uzak bağnaz olarak nitelendiriliyoruz”
Allah bir insanın başka insanları ilah edinmesine asla hoş bakmaz. Allah herkesi ancak kendine kul olması için yaratmıştır. Bir iki art niyetli iltifat ve aferim, biraz daha cafcaflı sosyal statüle riçin üzeirndekileri çıkarmaya başlamak toplumun değer yargılarını; Allah’ın değer yargısından üstün tutmak anlamına gelir. Hem Allah kullarına eziyet etmek istemez. Örtü bir şeref simgesidir. Kötü sözden, kötü bakıştan korur. İstisnaları olsa bil eilan eder ki; “ Ben tek olanın kuluyum, bana helal kılınandan başkası bana gözleriyle bile sahip olamaz, ben Allah’ın temiz ve iffetli kadın sıfatına uymak isteyenlerdenim, Allah’ın sözleri elbette her varlığın sözlerinden önemlidir. Çünkü insanlar muhtaç ve ölümlüdür, kararlarında yanılgılar çoktur. Fakat Allah’ın değer verdiği değerli sözleri ise bakidir. “
Eğer derlerse ki; “bir örtü parçası il emi dindar olup, cennete gireceğiz?”. Mesele elbette bir örtü dğeildir. Mesele Allah’ın emrilerini ne kadar ciddiye alıp ne kadar saygı duyduğumuzdur. O bizleri denemek için “bana inananlar yamalı elbiseler giysin, nişanları bulsun, insanların kendini hor görmesine aldırmasın” deseydi, bizlerin derhal aşk ve güvenle uyması gerekirdi. Ama bundna çok daha kolay ve toplumun ruh sağlığı için yararlı olan, müslüman genç kardeşlerimizin zaaflarından ötürü acı çekmesine, din kardeşinin kendisi için kutsal olan eşlerine ve kızlarına karşı istemeden kötü niyet beslemesine engel olan bu kurala uymamak, nefsimizin arzusunu, Allah’ın arzusunun önüne geçirmiş olmak anlamına gelir. Bunu yapan kimse şöyle deöiş olur;
-Ey insanların ilahı ve tek kanun koyma hakkına sahip olduğunu iddia eden Allah ( haşa ). Sen bir hüküm indirmişsin, fakat indirdiğin hükmü ben beğenmedim, benim yüce nefsim ve sınırsız aklım bundan daha iyi bir hüküm buldu ve senin hükmüne ters. Ben senin emirlerine aldırmayarak dilediğimi yapacağım. Sen ne dersen de benim için birdir, benim için önemli olan benim nefsim ve benliğimdir”
Kuran da bir ayette şöyle geçer;
(FURKÂN suresi 43. ayet)
Arzusunu tanrı edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?
Eskiden putlar vardı ve insandan uydurulmuş mitolojik ilahlar. Onlardan gelen sözde ilhamlarla emirleri aynen yerine getirlirdi. Günümüzde ise insan gerçeği gördü, palazlanıp zenginleşti, sözde ilahların boynunu kırdı ilmiyle. Fakat bilgisi kendisini büyük görmesine neden oldu. Bile bile nefsinin emrini üstün tuttu ve gözleriyle Allah’ın varlığına ve gücüne herşeyde şahit olmasına, islamın hak din olduğunu bilmesine rağmen “Benim isteğim O’nu isteğinden daha kıymetlidir doğrudur” dedi. Eğer doğru olanın Allah’ın isteği olduğunu biliyorlarsa neden buna uymuyorlar.
Bir kadını zalim kocası dışarda başını açması için dövse bile o şeref örtüsüne sarınarak şöyle demelidir, inanmış bir kişi olduğunu haykırarak. “ Beni sen mi yarattın yoksa Allah mı? Sen mi benim ilahımsın, kanun koyucu hükümdarımsın, yoksa Allah mı? Sen mi sonsuzluk yurdunu hazırlıyorsun kudret elinde yoksa Allah mı? Öyleyse ne senin nede azmış bir nefsin boyunduruğu altına girerim. O Kuran da ne emretmişse onu yapıp sabredenlerden olacağım”
Allah için giyilen ogiysi ve çektiği her sıkıntı gözyaşı ahirette zümrütten sandıklar içinde getirilir; şahit ve kutsal bir nişan olarak.Yürekten inanmayan, içinde yenemediği şüpheleri olan,Allah’a Kuran’a karşı ,cehenneme; eski yoluna devam edecektir.
Hani camın önünde oturan bir kediyi evin dışından korkutmaya çalışsanız, bu onu asla ürkütmez. Sizi boş hareketler yapan gereksiz ses çıkaran bir fazlalık görür. Tehlikesini ise kendisine hiç ulaşamayacak zanneder. Fakat siz onun hilesini bozarak camı kaldırınca kaçacak delik arar ve der ki; “meğerse tehlike ne büyükmüş”.
Ayrıca asil bir insan şunuda düşünmelidir. Ben kardeşlerimden fazlaca güzellik sahibiyim, onlar beni görürlerse büyük taslayıp tüm ziynetlerini saçmış gezerken, herhalde incinirler ve içleri kıskançlıkla dolar. Fakat hepimiz örtünürsek eşit oluruz, birbirimizle çocukların girdiği yarışlara girmeden kardeşçe severiz.”
Bir insanın şeytan olması için, lanete uğraması için kuyruk ve boynuz takması gerekmez. Fakat bir müslümanın kalbine harama uzanan yolda işaret vermesi ve vesvese veren fillerde bulunması onu şeytanın yardımcısı kılar ki ne yardımcı. Şeytan kötülüklerine araç olarak o yardımcılara muhtaç ve hizmetindedir”. Şeytan der ki; “Ey ziynetleriyle insanları Allah’tan alıkoyup akılları karıştıran kadın, sen olmasan ben bir hiçtim, sen nefsine uyupda benim yardımcım oldun. İşte ben o zaman anlam kazandım. Böylelikle bu işin asıl sorumlusu olan sen oldun. Ben dahi hiçbir zaman Allah’a secde etmemezlik yapmadım. Fakat size olan sevgisi beni hırstan eritti ona isyan ettirdi. Sen ise ne O’na secde ettin ne de dinin yardımcılarından oldun. Sadece dindar müslümanları kışkırtıyorsun. Söyle bana sen mi daha kötüsün ben mi?”
Bazıları da geceleri tövbe çekerler, yaşamlarında bir değişiklik olmadığı halde “ Allah tövbeleri çok kabul eden çok merhametlidir, bu günahımızı da affedecektir, her ne kadar birçok dindar gencin kalbini şeytana sunsakda…” ; Bilmeliyiz ki tövbe dil ile affet demek değildir. Bir kimse düşünün ki ona hakkını vermediğiniz ve emanetini başkalarına verdiğiniz için size kırılmıştır. Ondan özür diliyorsunuz ama ayaklarınızı uzatmış ve içinizde hiçbir pişmanlık olmadan. Açıktır ki bu tavrınız içinde ayrıca özür dilemeniz gerekir. Tövbe şudur ki; yaptığı şeyin pşmanlığından içi yanıp, göz yaşı dökerek bi daha yapmayacağım, ben günahkarım, kendime eziyet ettim, affet” demektir. Tövbenin kabul olunduğunun delili aynı günahı işlemenize giden yolların kapatılmış, kalbinizde o günaha karşı iştiyakin silinmiş olmasıdır. İyi olanlara iyiye karşı sevgi verilir. Kötü olana da kötüye karşı bir şaşkınlık ve beğenme. Tövbenin anlamı temizlenmedir ve Allah ‘ın iyi yola çevirmesidir.
Tanıtım Filmi ve Sosyal Medya Yönetimi için doğru Reklam Ajansı "Sosyal Ajansım"
http://www.sosyalajansim.com
Altın oran, kabe, Kutsal Gizemler gibi eserleriyle uluslararası üne sahip olan yönetmen Erdem Çetinkaya'nın sahibi olduğu Mivafilm ve SosyalAjansim sizin için mükemmel bir tanıtım stratejisi oluşturabilir.
REFERANSLARIMIZ
T.C. Milli Savunma Bakanlığı – TAI – TUSAŞ (Atak Helikopterleri)
T.C. Milli Kütüphane (Tanıtım Filmleri ve Kurumsal Kimlik…)
Ankara Yıldırım Beyazıt Devlet Üniversitesi Tanıtım Filmleri
Kanal İstanbul Projesi 2012 Tanıtımı – İnanlar İnşaat
Wild Dragon Energy Drink – Avusturya
Xibe Energy Drink – Almanya
ŞikayetVar .com / Termikel/ Atv / TRT ve daha niceleri
Dünyanın en çok izlenen İslam Belgeseli (Kutsal Gizemler I ve II)
ERIC ROBERTS-Sinema Filmi-Özel Efektleri(Westbrick Murders)
Kozmik Sır – Bilim Kurgu Sinema (Başlıyor) ve çok daha fazlası…
T.C. Milli Kütüphane (Tanıtım Filmleri ve Kurumsal Kimlik…)
Ankara Yıldırım Beyazıt Devlet Üniversitesi Tanıtım Filmleri
Kanal İstanbul Projesi 2012 Tanıtımı – İnanlar İnşaat
Wild Dragon Energy Drink – Avusturya
Xibe Energy Drink – Almanya
ŞikayetVar .com / Termikel/ Atv / TRT ve daha niceleri
Dünyanın en çok izlenen İslam Belgeseli (Kutsal Gizemler I ve II)
ERIC ROBERTS-Sinema Filmi-Özel Efektleri(Westbrick Murders)
Kozmik Sır – Bilim Kurgu Sinema (Başlıyor) ve çok daha fazlası…
0 yorum:
Yorum Gönder