16 Mart 2019 Cumartesi

Bencileyin Yüzü Kara Gelmemişdir Hiç Bir Dahi


NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI

Bencileyin yüzü kara
Gelmemişdir hiç bir dahi
Ben etdiğim yazıkları
İtmemişdir hiç bir dahi

Günâhkârların en kötüsü, günâh ve ısyân içinde yüzdüğü halde, kendisinde hiç hatâ ve kusûr görmeyen ve kendisini halka pîr ü pâk gösteren kimsedir. Diğer günâhkârlar bu gibi kimselere nisbetle zemzemle yıkanmış gibidir. Zîrâ günâhını kabûl eden kişi ile, günâhını inkâr eden ya da riyâ ile günâhını gizleyen kişi arasında dağlar kadar fark vardır. Birincisinin kurtuluşu tek bir tövbeye bakar, ikincisinin kurtulması ise çok zordur.

Dâim işim nefs arzusu
Silinmedi gönlüm pası
Bencileyin Hakk'a 'âsî
Olmamışdır hiç bir dahi

Dâimâ nefsinin arzusu peşinde koşan kişinin kalbi öyle kararmışdır ki, artık yaptığı kötülüklerden vicdânı rahatsız olmaz. Vicdânı bu derece kararan bir kimse, işlediği günâhlardan ve kötülüklerden hiç rahatsız olmadığı için, tövbe etmeyi aklına bile getirmez, hiç durmadan kötülüğe devam eder.  

Geydim dervîşler donunu
İllâ varmadım yolunu
Yolu ben azdığımlayın
Azmamışdır hiç bir dahi

Riyâ, en büyük günâhlardan biridir, zîrâ riyâda şirk-i hafî vardır. Olduğu gibi görünmeyen kimse, bunu insanları kandırmak için yapar ama aslında kendisini kandırmakdadır. Zîrâ insanlar kansa da Allah kanmaz. Riyâ ile amel eden kişi, ne işlerse işlesin müflisdir zîrâ riyâkârın amelleri bâtıldır, merdûddur, faydasızdır. 

Ömrüm erişdi âhire
Dürüşmedim hiç bir hayra
Bencileyin gönlü kara
Gelmemişdir hiç bir dahi

Günâhlarla kalbi kararan insan tıpkı bir kör gibidir, hak ve hâkîkati göremez. Göremediği için ömrünü yalan yanlış yollarda hebâ eder. Bütün ömrünü hebâ eden insanın günâhı da kolay kolay temizlenmez.

Her 'amelim dolu riyâ
Lâyık işim yok Tanrı'ya
Bu ben düşdüğüm korkuya
Düşmemişdir hiç bir dahi

Hakk rızâsını bir taraf bırakıp, her işini halkın ne diyeceğini düşünerek yapan kişinin hâli hakîkaten pek acıklıdır. Allah'dan korkmayıp da, kullardan korkan kimse şirk-i hafî içindedir. Böyle bir kimsenin âkıbeti gerçekden korkunçdur.

Âdem donun donanmışam
Hayvanleyin dirilmişem
Öyle kim nefse uymuşam
Uymamışdır hiç bir dahi

Nefsini ilâh edinen ve ona kul olan kişi, insan sûretinde de olsa hayvandan farksızdır. Sûreti de sîreti de insân olan kimse, nefsine değil Rabbine kul olur. İnsana verilen idrâk ve irfân hayvanlara verilmemişdir. Hayvanların tek bildiği yemek, içmek ve keyif yapmakdır. Bu yüzden de hayvanlar kullukla mükellef tutulmamışdır. Halbuki insâna Rabbini bilmek kâbiliyyeti verilmişdir. Rabbini bilen insan nasıl olur da O'na kulluk etmez. 

Bezirgânlığa gelmişem
Geçmez meta'ı almışam
Öyle kim ben aldanmışam
Aldanmadı hiç bir dahi

Dünyâ âhiretin tarlasıdır. Bu dünyâ bir pazar yeridir, âhiretin tedâriği bu pazardan yapılır. Hakk'a kulluk etmeyen, Hakk rızâsını elde edecek işleri yapmayan kişi, pazardan işine yarayacak şeyleri almak yerine küfesini çer çöple dolduran kişi gibidir. Bu çok büyük bir aldanışdır ve bu aldanışın pişmânlığı da çok büyük olur. Ama son pişmanlık fayda etmez. 

Eşrefoğlu Rûmî nide
İşbu derdi ile gide
Öyle kim âh u zâr ide
İtmemişdir hiç bir dahi

Hayâtını nefsinin hevâsı peşinde tüketen insanın ziyânı hiç bir ziyâna benzemez. Zîrâ hem telâfîsi mümkün değildir hem de ebedîdir. Böyle bir kimsenin öldükden sonra çekeceği azâb da pek yakıcı olur.

Eşrefoğlu Rûmî
Kuddise Sırruh

Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri, bu nutk-i şerîfinde sûretâ kendisini levm ederek aslında başkalarına tenbîhâtda bulunuyorlar. Bu tarzda nasîhat etmek, büyük mürşidlerin hepsinde gördüğümüz zarîf ve ârifâne bir irşâd usûlüdür.
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder